Bismillahirrahmanirrahim De ki: "Ben, sadece bir uyarıcıyım. Tek (ve) kahhar olan Allah'tan başka bir İlâh yoktur." Sâd sûresi-65
Bir Hadis
Ubey b. Kab (ra) şöyle rivayet etmiştir: Bir gün Rasulullah (s.a.v.) bize sabah namazını kıldırdıktan sonra: Filan kişi varmı diye sordu. Hayır dediler. Peki filan varmı Yine: Hayır, dediler. Arkasından şöyle buyurdu: Şüphesiz bu iki namaz (yatsı ve sabah namazları) münafıklara en ağır gelenleridir. Eğer bu iki namazda neler olduğunu bilseydiniz, dizleriniz üzerinde emekleyerek dahi olsa yine bu namazlara gelirdiniz. Muhakkak birinci saf meleklerin saf tutması gibidir. Eğer onun ne kadar faziletli olduğunu bilseydiniz ilk safta durmakta birbirinizle yarışırdınız. Şüphesiz bir kişinin bir diğeriyle birlikte namaz kılması tek başına namaz kılmasından daha üstündür. İki kişi ile namaz kılması tek bir kişi ile birlikte namaz kılmasından daha üstündür. Namaz kılanların sayısı çoğaldıkça aziz ve celil olan Allah da onu daha çok sever. Ahmed, Müsned V, 140; Ebu Davud, I, 152; Nesâî, II, 104; İbn Huzeyfe, II, 370; İbn Hibban, Sahih, III, 350
Bir Dua
Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur Allah'ım dinim dünyam ailem ve malım hakkında senden af ve afiyet istiyorum. (Ebû Dâvûd Edeb 100,101)
Hikmetli Söz
PABUCU DAMA ATILMAK
Bugün, bir atalar sözü olarak dilimize yerleşmiş olan "pabucu dama atılmak" deyimi, Âhilik'ten kalma bir güzellik...
Âhilik geleneğinin devamı olan Osmanlı esnaf teşkilâtı, son derece sağlıklı işleyen bir kuruluştu. Bu sistemde, her esnaf birliğinin bir kethüdası bulunur, bu kethüda, o meslek dalının inceliklerini, kanunlarını, yönetim biçimini iyi bilir, esnafın çalışma düzenini ve dürüstlüğünü denetlerdi.
Esnaf ile kethüda arasında, yiğitbaşı denilen bir kişi bulunur, sanatında hile yapanlar olursa, yiğitbaşı tarafından tesbit edilerek kethüdaya bildirilir ve gerekli cezai işlem başlatılırdı. Yani bugünün TSE kontrolörlüğünün benzeri bir yapılaşma.
Herkesin meslek ahlâkına özen göstererek çalıştığı o dönemde, yanlışlık yapanlar da olurmuş. Yapılan bir çarık, çabuk sökülen yahut delinen ayakkabı sebebiyle şikâyet olursa, kethüda çarıkçılar yiğitbaşını çağırıp tahkikat yaptırır ve eğer bir îmâlât hîlesi söz konusu ise ilgili usta çağırılır, esnafın ileri gelenleri, yiğitbaşı ve diğer meslek temsilcileri huzurunda kethüda tarafından tekdir edilir. Aldığı ücretin müşteriye geri verilmesi sağlanır ve dava konusu olan ayakkabı da kullanılmamak için dama atılırdı.
Bir esnafın yaptığı ayakkabının dama atılması, o usta için büyük ayıp olup meslekteki şeref ve îtibârını sıfırlar ve müşterisinin azalmasına yol açardı. Bu uygulama, bütün esnaf teşkilatı için bir genelleme niteliğinde olup birisi hakkında "pabucu dama atıldı" denilmesi, artık o meslekten ekmek yemesinin zor olduğuna işaret sayılıp esnafın titiz çalışması temin edilmiş olurdu.