Sen onların milletine (dinlerine) tâbi olmadıkça Yahudi ve Hıristiyanlar senden asla razı (hoşnut) olmazlar.De ki Şüphesiz ki hidayet (doğru olan yol) Allah'ın yoludur. Eğer sana gelen (bunca) ilimden sonra onların hevalarına (kanaat ve arzularına) tâbi olursan senin için Allah'tan sana ne bir veli (dost) ne de bir yardımcı bulamazsın.
(Bakara sûresi-120)
Bir Hadis
Ümmü Seleme (ra) anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: "Hangi kadın, kocası kendisinden razı olarak vefat ederse, cennete girer." Tirmizî, Radâ 10, (1161)
Bir Dua
“Allah’ım! Nefsime takvasını ver ve nefsimi (her türlü kötü şeylerden) temizle, sen temizleyenlerin en hayırlısısın. Sen nefsimin dostu ve Mevlasısın.” (Müslim, Dua, 73)
Hikmetli Söz
ELHAMDÜLİLLAH
Büyük fıkıh âlimi ve Hanefi mezhebinin kurucusu İmam-ı Azam Ebu Hanife, ilmî faaliyetlerinin yanı sıra ticaretle de iştigal ederdi. Bir gün talebelerine ders verirken adamın biri telaşla yanına geldi ve “Ya İmam, gemin battı.” dedi. Ebu Hanife’nin ticari mallarını taşıyan gemiyi kast etmişti. O, bu habere: “Elhamdülillah” dedi. Adam çekip gitti ve tekrar yeni bir haberle çıkageldi: “Ya İmam, yanlışlık oldu, batan gemi senin değilmiş.” dedi. Bu habere de aynı cevabı verdi İmam ve: “Elhamdülillah” dedi. Haberi getiren adam hayrete düştü. Biri kötü
diğeri iyi, iki haber getirmişti ve büyük âlim Ebu Hanife ne sevinç ne de üzüntü alameti gösteriyordu. Şaşkınlıkla sordu: “Ya İmam, her iki habere de ‘Elhamdülillah’ dedin. Bu nasıl hamd etme böyle? İmam-ı Azam: “Sen gemin battı diye haber getirdiğinde kalbimi şöyle bir yokladım. Dünya malının elden çıkmasından dolayı en küçük bir üzüntü yoktu. Bu nedenle Allah’a hamd ettim. Batan geminin benimki olmadığı haberini getirdiğinde, dünya malına kavuşmaktan dolayı kalbimde bir sevinç yoktu. Bu hâli bana bahşettiği için de Allah’a şükrettim.”